14 Ağustos 2018 Salı

Yaşamak sessiz bir çığlık içinde...



 
Nasılda istiyoruz Huzuru,
Sakin, sessiz ve doğayla baş başa yaşamayı,
Sevdiklerimizle beraber
Özlem hissetmeye gerek kalmadan...
Gerçek bir HAYAT yaşamayı
Uzak olsa bile yan yana gelince bir bütün kalabilmeyi...


Nasılda özlüyoruz eve erken gidip uzanmayı,
Tembellik yapma hakkımız olduğunu ve tembelliğin tadını çıkartmayı,
Endişesiz, korkusuz çıkıp dolaşmayı,
Sokakları, Caddeleri, Sahilleri doldurmayı...


Oysa bir bedeli var hayatın
Büyük şehirde yaşamanın bir bedeli...
Büyük binaların gölgesinde değil, güneşin doğuşunu izleyerek güne başlamanın bir bedeli var...
Bir bedeli var Kalitenin,
Yaşamanın ve nefes almanın...


Dik durabilmenin,
Asil olabilmenin bir bedeli var...
Eğitimli olmanın, kendini bulabilmenin bir bedeli var hayatta.
Bazen nefesini kesen, omuzlarını düşüren hayata karşı olabilmek zorundasın,
Bir umut bazen omuzları dik tutan,
Bir zorunluluk bazen ayakta kalmaya zorlayan...
Sokakta bir çocuk sesi, güvercin olur bazen
Bir gülümseme hayatının güzel geçmesini sağlayan...
Samimi bir "Merhaba" olur
seni ayağa kaldıran ses bazen...


Yaşamak bazen bir "Merhaba" için katlanılır olur...



 Kaybederiz bazen,
Çocukluğumuzun olduğu yeri,
Mahalledeki yaşlı nineyi, dedeyi...
Çocukluğumuzun geçtiği meyve bahçelerini...
Taşlar yığıp, sopalarla devirerek oyunlar oynadığımız bahçeleri kaybederiz...
Geri dönüşü ve dönüşümü imkansız olan beton yığınlarına terk ederiz renkleri...
Ve
Göçer gideriz uzaklara,
Sessiz kalırız,
Kimsesiz kalırız,
Nefessiz kalırız,
Çaresiz kalırız ve sesimiz çıkamaz çaresizliğimizden,
Hırsımızdan, içinden çıkılamaz girdaplarda kalırız...
 


Bir gün çıkıp bakarız uğruna ömrümüzü verdiğimiz taş binaların camlarından...
Kalmış ise bakılabilecek birkaç metre mesafeden fazlası, geçmiş ömrümüzü düşünecek kadar aklımızda kalmışsa yerinde...
Yaşadığımız alanın bir yangın yeri olduğunu ve ateşi de bizim yaktığımızı anlarız...
Sokaklarda araba gürültüsü artık senfoni dinletisi gibi geliyorsa,
Kaybolmuşsa çocuk sesleri
Geri dönüşü mümkün olmayan hayata mahkum kalmış olduğumuzu anlarız...

Oysa herkes hayal eder...
Yemyeşil doğada, Elma, Kiraz, Üzüm, Zeytin, Sardunya, Laleler, Güller ve çeşit çeşit ağaçlar çiçeklerle renk dolu bir yaşam alanında yaşamayı.

Böyle bir hayal bizi ayağa kaldırır...

Başarmak için

Önce Kendimizden,
Sonra Ailemizden,
Sonra Çevremizden vazgeçeriz.

Belki hayalimiz gerçek olur ama içinde yalnızca yangın yerine dönen bir BEN kalır...



Hiç yorum yok:

Aslında güveneceğin hiçbir şey YOKMUŞ

Ama nasıl hissediyorum biliyor musun?  Şimdi böyle insanın hayatta güvendiği bazı şeyler vardır ya hani. Başı sıkışınca falan. Ne bi...